Yozgat Şehir Hastanesi Nöroloji Hekimimiz Uz. Dr. Güneş Seda Albayrak 21 Haziran Dünya ALS Hastalığı Günü Dolayısıyla Bilgilendirme Yaptı
Doktor Albayrak, belirtilerin birden farklı olduğuna dikkat çekerek açıklamasında şunları söyledi:
“ALS hastalığı, yüzde 10 genetik nedenlerle ortaya çıkarken, yüzde 90 genetik etmenlerden bağımsız olarak ortaya çıkabiliyor. Klinik bulgular genellikle 50- 60 yaşlarında başlıyor, fakat özellikle genetik kaynaklı vakalarda daha erken başlangıç gösterebiliyor. Erkeklerde daha sık görülen ALS hastalığı, toplumda yüz binde 3-8 kişide görülüyor. Türkiye’de 6000-8000 arasında ALS hastası olduğu tahmin edilmektedir.
ALS birbirinden farklı belirtilerle ortaya çıkabilen nörolojik bir hastalıktır. Beyinde ve omurilikte kasların istemli hareketini sağlayan motor nöron adı verilen sinir hücrelerinin etkilenmesi ve kaybı, hastalığa neden olur. Bu hücrelerin yok olması ile kasların hareket etmesi için gerekli beyin uyarısı kaslara ulaşamayınca güç kaybı ile hastalık ortaya çıkar. Kasların hareketsizliği, zamanla kasların erimesi ile sonuçlanır. ALS, farklı başlangıç şekilleri olan bir grup hastalığı içerir. Sıklıkla karşılaştığımız, kol veya bacakta tek taraflı bir güç kaybıdır. Bu durum kol ve bacağın parmaklara yakın bölümünden başlar. Ellerde başlarsa, anahtar kullanmada, düğme iliklemede güçsüzlük meydana gelirken; ayaklardan başlarsa, ayağın bilekten yukarı çekilmesinde zorluğa bağlı sık tökezleme gibi belirtilere yol açar. Bu belirtilere kaslarda seğirme ve kramplar eşlik edebilir. Hastalık bazen de konuşma ve yutma bozukluğu ile başlayabilir. Bu bulgular zaman içerisinde vücudun diğer bölgelerine de yayılarak hastaları yatağa bağımlı, beslenme ve solunum desteğine ihtiyaç duyar duruma getirir. ALS hastalığında uyuşma, hissizlik gibi duyusal belirtiler beklenmez.
ALS tanısı, nörolog tarafından muayene ile elde edilen bulgular ile birlikte çeşitli kan testleri, EMG incelemesi ve MR sonuçları değerlendirilerek konur. Kesin bir belirleyici inceleme henüz olmadığından tüm incelemeler yapıldıktan sonra sonuca ulaşılır. Gerekli durumlarda beyin omurilik sıvısı test edilir.
ALS’den korunmanın kesin bir yolu olmasa da sağlıklı beslenme, sigara içmeme, tarım ilaçlarına maruziyetin önlenmesi, alınması gereken tedbirlerdir. Tedavide kullanılan ilaçlara yönelik Ar-Ge çalışmaları hızla devam etmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra fizyoterapi, psikososyal destek, beslenme ve solunum desteği, yaşam süresinin uzatılmasında büyük önem taşımaktadır. ALS’li hastaların ve bakımı üstlenen ailelerin beklentisi, ALS’nin tedavi edilebilir bir hastalığa dönüşmesidir. Son yıllarda sinir bilim dalındaki hızlı gelişmeler tedavi için umutları kuvvetlendirmektedir.”
Haber Merkezi